Aile, eş, ev, dost, hayvan, doğa, moda, sanat, bilim, seyahat... “Neleri seviyorsun?” diye sorsanız aklımda ilk beliren kareleri size bu kelimelerle dökerdim. Benim için yaşamı anlamlı kılan, beni mutlu eden, beni ben yapan şeyler bunlar. Biri olmadan tamam olmazdım sanırım. Daha uzun düşünsem liste uzar gider ama fazla kişisel ayrıntılarla sizi yormak istemiyorum.
2019 yılına daha dün girmişiz gibi hissetmeme rağmen koca bir ayı devirdik ve kutlu şubat ayına “merhaba” dedik. Kutlu şubat ayı diyorum çünkü gündemimiz Sevgililer Günü. Oldum olası anlamsız bulduğum bir gün. Ama en kötü ihtimalle eşim eve elinde çiçekle gelir, bense akşam yemeği için son derece özenmişimdir ve gizli gizli, hiç dile gelmese bile Sevgililer Günü kutlanmış olur. Diğer gün iş yerindeki arkadaşlarımız nerede kutlama yaptıklarını, ne hediye aldıklarını ballandıra ballandıra anlatacaklar. Boynundaki yeni kolyeyi gözümüze sokmaz umarım:) Aslında anlatılmasına gerek yok, sosyal medya aracılığı ile zaten eşe dosta gösterişler yapılmıştır. Sen ise saatlerce hazırladığın yemeği 10 dakikada hüpletmiş, masadaki mumları çoktan söndürmüş, üzerine çayı da demlemişken aldığın çiçeğe göz ucuyla bakarsın... İnsanoğlu garip değil mi? Tuhaflıklarımızı seviyorum.
Sevgililer Günü'nün çıkış efsanesi ise aşk dolu: M.S. 3. yüzyılda Roma İmparatoru, ordusunu güçlendirmek adına genç erkeklerin evlenmesini yasaklar. Aziz Valentine ise bu yasağı gizlice kıydığı nikahlarla deler ve aşıkları kavuşturur. Sırrı ortaya çıkan Valentine hapse atılır ve tarihte 14 şubata denk gelen gün idama mahkum edilir. Ölmeden önce sevdiği kadına yazdığı Senin Valentine'in diye başlayan aşk mektubu tarih boyunca anılır... Ortaya çıkış hikayesi bugün kutladığımız şeyden bir hayli farklı görünüyor.
Nitekim uydurduğumuz bazı özel günleri anlamsız bulsam da hatırlanması ve saygıyla anılması gereken günlere değildir lafım. 10 Kasım gibi, 29 Ekim gibi... Yine de her gün anıp sahip olduklarımıza şükretmek varken, sevgimizi göstermek için sadece tek bir günü beklemek bana göre çok yetersiz. Kuru bir sevgi gösterisi ya da yavan bir teşekkürden ibaretmiş gibi geliyor.
Değer verdiklerimiz hala hayattaysa ne mutlu bize. Onlara bizim için ne kadar önemli olduklarını her an hissettirebilmeliyiz. Yarın ne olacağını kim bilir, şimdi telefonu elime alıp uzakta olan annemi aramalıyım. Onu çok özlediğimi, en kısa zamanda ziyaret edeceğimi söylemeliyim. Hayat arkadaşım yanımdayken hemen sarılmalıyım. Aylardır konuşmadığım dostumu artık affetmeliyim. Güzel anlar biriktirmek için önümde olan tüm engelleri aşmalıyım. Çünkü ben bu engelleri aştıkça kendimi nasıl sevindirdiğimi fark edeceğim. Sevginin her an tadını çıkardıkça mutluluğum daha da katlanacak. Benim mutluluğum başkasına geçecek. Duyguların bulaşıcı olduğunu biliyorsunuz değil mi? Etrafım sevgiyle, iyilikle kuşanacak. Tüm bu güzellikler dururken inat etmek ya da ertelemek niye?
Sevgi bir gün değil, her gün doyasıya kutlanmayı hak ediyor.